0 (312) 432 12 02
Şebinkarahisar Fatih Camii
Şebinkarahisar Fatih Camii Şebinkarahisar ilçe merkezinde, kalenin kuzeyinde ve taşhanların batısında bulunan Fatih Camii, Şebinkarahisar’daki en eski tarihi kalıntılardan biridir. Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmet’in 29 Ağustos 1473 tarihinde Otlukbeli Savaşını kazandıktan sonra Şebinkarahisar’a gelişinde yapılmaya başlanmış ve 5 yılda tamamlanmıştır. İlk olarak ahşaptan yapıldığı kaydedilen caminin, iki defa yandığı ve bu yangınların ardından taş malzemeyle yenilendiği ifade edilmektedir. Kaynaklar bugünkü Fatih Camii’nin 1888 yılında Rasih ve Mahmut Paşalar tarafından yaptırıldığını kaydetmektedirler. Camiin 1939 depreminde çöken kubbeleri, 1950 yılında onarılmıştır. Ayrıca yapı, 1977 yılında küçük bir onarım geçirmiştir.

Yüksek bir teras üzerinde ve geniş bir avlu içinde yer alan 17.70 X 26.60 m. boyutlarındaki cami, kuzey - güney doğrultusunda ve dikdörtgen bir planda inşa edilmiştir. Kuzeyde üç gözlü son cemaat yeri ve son cemaat yerinin güneyindeki üç sahınlı ibadet mekanından oluşur. Kuzey cephede yer alan ve ortada iki yekpare taş sütun üzerine oturan üç gözlü son cemaat yeri, bugün camekanla kapatılmış durumdadır. Üç basamaklı bir merdivenle ulaşılan giriş bölümüne, iki ahşap sütunun taşıdığı ahşaptan bir sundurma ilave edilmiştir. Son cemaat yerinin sağında minare, solunda da sonradan imam odası haline getirilen bölüm yer alır. Kuzey cephede dışa açıklık olarak solda yer alan dikdörtgen pencere ve bunun üzerindeki yuvarlak pencere dikkat çeker. Üç adet kubbe ile örtülü son cemaat yerinin sağında yer alan yuvarlak kemerli ve dikdörtgen çerçeveli bir kapıdan geçilerek minareye çıkılır. Solda da yine yuvarlak kemerli ve dikdörtgen çerçeveli bir kapı, imam odasına geçiş verir. Caminin asıl giriş bölümü, kemerlerle üçe bölünmüş, ortada harim taçkapısına, bunun iki yanından da mukarnas kavsaralı birer mihrabiye nişi ve birer pencereye yer verilmiştir. Taçkapı dikdörtgen çerçeveli olup, basık kemerli bir açıklığa sahiptir. Doğu cephede yer alan düz atkı taşlı ve dikdörtgen çerçeveli imam odası kapısının hemen solunda, basık kemerli ve ahşap sundurmalı bir kapı daha bulunmaktadır. Bu kapı cami harimine doğudan girişi sağlar. İki katlı sistemde yerleştirilmiş, yuvarlak kemerli ve dikdörtgen çerçeveli pencereleri, dört kaval silmenin oluşturduğu bir hat ikiye böler, bu hat tüm cepheleri doldurur. Üst örtüye geçişte kaval silmelerin oluşturduğu bir korniş kullanılmıştır.

Güney cephede, cephe duvarının yarısından aşağısı sıvanmış ve boyanmıştır. Cepheleri ikiye enine bölen ve kaval silmelerden oluşan hat, bu cepheden de geçmektedir. Dikdörtgen çerçeveli ve yuvarlak kemerli pencere formu bu cephede de devam ettirilmiştir. Batı cephe, taş basamaklı merdivenlerle ulaşılan ahşap sundurmalı ve basık kemerli kapısı, üstte ve altta yuvarlak kemerli ve dikdörtgen çerçeveli pencereleri, bu pencerelerin çerçevesini oluşturan silmeler ve cepheyi enine ikiye bölen, kaval silmelerin oluşturduğu yatay hat bakımından adeta doğu cephenin kopyasıdır

Sade taçkapıdan içeri girince, kuzeyde ahşap mahfil yer alır. Mahfile girişin sağında ve solundaki onbeşer basamaklı merdivenle çıkılır. Ortada mukarnas başlıklı yekpare iki taş sütuna oturan mahfil, yanlarda duvara oturur. İç mekanın en dikkat çekici bölümü, minber ve mihrabın bulunduğu güney cephedir. Girişin tam ekseninde ve duvar yüzeyinin ortasında yer alan mihrap , yüzeyden dışa ve yukarı doğru taşıntı yapmaktadır. Mihrabın hemen sağında taş malzemeli minber yer alır.

Taştan yapılmış mihrap, çokgen nişli ve mukarnas kavsaralıdır. Yukarı doğru taşıntısı yuvarlak kemerle sonlanan mihrabın, dikdörtgen çerçeveli olduğu görülür. Her iki yanda yer alan ve üçlü silmeden oluşan plastırlar, iki bölümlü olarak düzenlenmiştir. Her iki bölümün de volütlü ve sarkıtlı başlıklarla belirginleştirildiği dikkati çeker. Plastırlardan sonra gelen bordürde ters “U” motifinin mihrabı çepeçevre dolandığı görülür. Bundan sonra gelen bordürde yaprak ve üzüm motifleri yaldızlı boya ile boyanmıştır. Mihrap nişi, yedi sıralı mukarnastan oluşan kavsara ile son bulur. Kavsaranın üçgen köşeliklerinde altın yaldızla boyalı bitkisel motifler yer almaktadır. Üçgen yüzeylerin üstünde kaval ve oluk silmeden oluşan dikdörtgen pano, pano içinde de mihrap ayeti bulunmaktadır. Panonun üstünde iki volüt ortasında hilal motifi, en üstte de iki volüt ve ortasında daire motifi dikkati çeker. Mihrabın sağında yer alan minber kapısının iki yanında, kare altlığa ve dilimli gövdeye sahip birer sütun bulunur. Bu iki sütun, kare biçimli ve yaldızlı, pano şeklinde birer başlığa sahiptir. Giriş, düz lentolu ve dikdörtgen formludur. Girişin hemen üzerinde, içinde yazı kuşağının yer aldığı dikdörtgen bir pano, bunun üzerinde dilimli yarım sarkıtlardan oluşan bir silme şeridi ve en son ortadaki ay yıldız motifini iki yandan birer volutün sınırladığı tepelik bulunur. Minberin aynalık kısmı, düz, üçgen yüzeyden oluşur. Korkuluk kısmında ise, yan yana beş adet kare pano, bu kare panolar içerisinde de birer daire motifi yer alır. Süpürgelik kısmında da tıpkı girişte olduğu gibi yine dilimli gövdeye sahip kare altlıklı iki sütünce, yuvarlak kemer ile birbirine bağlanmış, bunun üzerinde de madalyon şeklinde bir motife yer verilmiştir. Köşk kısmı, altıgen gövdeli dört sütuna oturur. Üstte bir bilezikle sonlanan bu sütunlar, üstünde volüt olan dilimli sarkıtlı başlıklara sahiptir. Minber, düz bir silme ve üstündeki bir sıra diş motifinden oluşan kornişten sonra cam külahla sonuçlanır. Minberdeki taş süslemelerin altın yaldızla bezendiği dikkati çeker. Fatih Camii’nin harim kısmının ortada dört sütunla taşınan bir merkez kubbe ile köşelerin birer küçük kubbe ve aralarda kalan bölümlerin tekne tonozlarla örtüldüğü görülmektedir. Buna ilaveten kuzeyde iki sütun ve köşelerde çapraz tonoz, ortada beşik tonozlu örtüden oluşan girişi de sayarsak, üç sahınlı camide örtü ve sütun sayısı artmaktadır. Üst örtüyü taşıyan sütunlar, mukarnas başlıklı olup, birbirlerine ve duvarlardaki gömme ayaklara, sivri kemerlerle bağlanırlar.

Merkez kubbenin kasnağındaki yuvarlak kemerli ve dikdörtgen çerçeveli sekiz pencere, iç mekanın aydınlanmasına büyük katkı sağlamaktadır. Kubbe kasnağında demir korkuluklu bir gezinme yeri mevcuttur.

Kuzeybatı köşede yer alan minarenin kasnağı, oldukça yüksek tutulmuş olup son cemaat yerinin korniş hizasına kadar çıkmaktadır. Tek şerefeli minarenin kare kaidesinden sonra soğan biçimli papuç kısmına geçilir. Gövde kısmı çokgen biçimindedir. Gövdeden sonra ulaşılan şerefe altlığı, iki sıra diş şeklinde sarkıt motifi ve iki sıra silmeyle süslenmiştir. Şerefeden sonra sade tutulmuş petek, külah ve alem kısmı gelir. Minare, genel hatları itibariyle klasik devir özelliklerini hatırlatsa da papuç ve şerefe altı süslemelerinde geç devrin özellikleri görülür

Fatih Camii süslemeleri daha çok mihrap, minber ve sütun başlıklarında toplanmıştır. Gerek sütun başlıklarının, gerek son cemaat yerindeki mihrabiyelerin ve gerekse mihrabın kavsarasında yer alan stelaktitler, son tamirin yani 19. yüzyılın özelliklerini taşımaktadır. Taştan yapılan mihrap ve minberde geleneksel motifler ile geç devirlerin Avrupa menşeli motifleri bir arada kullanılmıştır.

Tamamiyle düzgün kesme taş kullanılarak inşa edilen Fatih Camii’nin üst örtüsü kurşun kaplıdır.